cocuk masalları ana
sayfa
02-05 Yaş Arası Aydede Hikayeleri
Yangın Çıkaran Volkan
Kumdan Kaleler
Renkli Şehir
Bilge Dede Hikayesi
Şimdi
Uçurtma Zamanı
Şaşkın Tavşan ve Aydede
Cesaret ve İyilik
Alaz'ın Şafak Sohbeti
Paylaşmak Güzeldir
Balıkçıların Masalı
Ezop masalı "Ay Çeşmesi"
Nasrettin Hoca "Birbirine karışan ayaklar"
Bremen Mızıkacıları
Taş Sektiren Çocuğun Hikayesi
Flüt
Çalan Çocuk
Büyü Dükkanı
Sarışın Dev'in Not Defterinden
Mesaj ve gerekli linkler sayfası
|
Çocuk ana sayfaya dön
|
Alaz'ın Şafak
Sohbeti
|
Alaz gözlerini açtığında, gün yeni yeni ağarıyordu. Etraf hafiften
ışıldamaya başlamıştı. Yatağının içinde doğrularak, yanında yatan kardeşine
baktı. Uyuyordu. Yataktan aşağı indiğinde, kardeşi gözlerini açtı, nereye
dercesine baktı. "Tepeye çıkacağım geliyor musun Deniz" dedi Alaz.
Deniz, uykulu bir sesle, "Ben sonra gideceğim" diyerek gözlerini kapadı.
Alaz üstünü giyerek uyuyan annesinin yanına gitti ve ona usulca seslendi.
Annesi gözlerini açtı ve şaşkınlıkla, "Bu saatte ne yapıyorsun?" dedi.
Alaz, "Ben tepeye gidiyorum anne" dedi.
Annesi, başını salladı ve gözlerini kapatıp uyumaya devam etti.
Hava sıcak sayılırdı. Alaz yine de tepede rüzgar olabilir diye montunu
yanına aldı. Ayakkabılarını giyerek, evlerinin kapısını açtı ve dışarı
çıktı. Gün ağarmak üzereydi. Köy yoluna çıktığında, etrafta kimsecikler
görünmüyordu. Horozlar birazdan ötmeye başlardı.
Alaz, yokuş yukarı çıkarken karanlık iyice çekildi ve güneş doğmaya başladı.
Hava o kadar temiz ve ışık o kadar hoştu ki, Alaz, derin derin nefes alarak
gülümsedi.
Tepeye çıktığında, ilk olarak, Bilge Dede'nin büyük özenle baktığı renk renk
gül ve nergis bahçelerini gördü. Her Cumartesi akşamı, masallar dinlemek
üzere, tüm köy çocuklarıyla tepeye çıktığında, Alaz'ın en çok hoşuna giden
şey, bu çiçek bahçelerinin rengarenk görüntüsüydü.
Tepeyi aşıp, düzlüğe vardığında, doğruca Bilge Dede'nin kulübesinin önündeki
çardağa yürüdü.
Bilge Dede, tam da Alaz'ın düşündüğü yerde oturmuş, yoga yapıyordu. Alaz
sessizce onun yanına yaklaştı, karşısına geçti ve oturdu. Aynen onun yaptığı
gibi, ellerini kalbinin üstünde birleştirerek gözlerini kapadı.
Bir süre sonra Bilge Dede, "Neler duyuyorsun, neler görüyorsun küçük bilge"
dedi.
Alaz, gözlerini açmadan ve duruşunu bozmadan, "Kuş seslerini duyuyorum ama
gözlerim kapalı olmasına rağmen, sanki onların uçtuklarını da görüyorum,
kanat sesleri, gözümde bir uçuş olarak beliriyor" dedi.
"Başka" diye sordu Bilge Dede.
Alaz, "Ağaç dallarının ve yapraklarının rüzgarda salınış seslerini
duyuyorum, sesler yaprakların ve dalların hareketini kapalı gözümle görmemi
sağlıyor. Sonra rüzgarı hissediyorum ve onun hareketlerini sanki görüyorum"
diye anlattı.
"Çok güzel anlattın" dedi Bilge Dede, "Şimdi gözlerini açabilir ve bu şafak
vakti niçin tepeye geldiğini anlatabilirsin" dedi.
Alaz, oturuşunu bozmadan, gözlerini açtı. Bilge Dede'nin gözleri hala
kapalıydı ama sanki Alaz'ı görüyor gibi bir hali vardı.
"Her sabah niçin bu kadar erken kalktığını ve en az bir saat burada bu
şekilde oturduğunu merak ediyorum" dedi Alaz.
"Senin bir fikrin var mı acaba?" diye sordu Bilge Dede.
Alaz kafasını iki yana salladı
"Öyle mi" diye gözü kapalı sordu Bilge Dede, "Oysa biraz önce duymak ve
görmek üzerine çok güzel şeyler söyledin"
"Sadece duyduklarımı ve gözümde canlandırdıklarımı söyledim Bilge Dede" dedi
Alaz ve devam etti, "Bütün köyde senden başka her gün bu saatte kalkan kimse
yok" dedi.
"sen öyle sanıyorsun, belki her gün değil ama bazı günler, aşağıdaki gölün
kenarında, genç ve yaşlı, erkek ve kadınlar günün doğuşunu karşılarlar"
Alaz ısrarlı bir ses tonuyla, "Niçin" diye sordu.
"Şafak vakti, geceden gündüze giden bir geçiş zamanı ve bir geçiş yoludur
çocuk" dedi Bilge Dede.
Alaz devamını bekler bir şekilde Bilge Dede'nin kapalı gözlerine dikti
gözlerini.
"İnsan" dedi Bilge Dede, "Sürekli bir geçiş halindedir. Bebeklikten
çocukluğa, çocukluktan ergenliğe sonra gençliğe, yaşlılığa ve doğaya doğru"
derin bir nefes aldı ve devam etti, "bilmezlikten bilmeye, anlamazlıktan
anlamaya, görmezlikten görmeye, ağlamaktan gülmeye, gülmekten susmaya,
susmaktan düşünmeye" durdu ve yine derin bir nefes daha alarak, sanki
rahatlamış gibi devam etti, "Kötüden iyiye, cehaletten bilgeliğe,
tembellikten çalışkanlığa" sustu ve Alaz'a baktı, "Devam etmemi ister misin"
dedi gülümseyerek, "Acaba anlaşılmaz şeyler mi söylüyorum, yoksa gözünde
canlanan şekiller var mı?" diye sordu.
Alaz, sakin bir sesle, "Lütfen devam et" dedi.
"Her şey akıyor küçük bilge, düşünceden harekete, alışkanlıktan karaktere ve
yazgına doğru. Bunun sonu gelmez. İnsan akar ve geçerken, anlamak ister
akışı ve geçişi. Bunun için en iyi yol doğayı izlemektir" dedi Bilge Dede.
Alaz hala ısrarla bakıyordu kapalı gözlere, bu açıklamalar yeterli
gelmemişti.
Bilge Dede devam etti, Şafak vakti de heyecanlı, coşkulu ve yaşam kaynağı
bir geçiş, akış anıdır" dedi, "Karanlıktan aydınlığa, belirsizden netliğe,
soğuktan sıcağa, uykudan uyanışa."
"Bunlar hep aynı şekilde olur. Her gün tekrar görmeye gerek var mı?" diye
sordu Alaz.
"Elbetteki aynı şekilde olmaz ama bu çok önemli değil, insan ihtiyacını arar
doğada. Ve ihtiyaçlar değişir biz değiştikçe. Her gün yeni bir soruya cevap
arar, bulur ya da bulamayız, Ama şafak vakti sadece soru cevap vakti
değildir" dedi.
"Başka nedir" diye sordu Alaz.
Bilge Dede gözlerini açarak şefkatle baktı Alaz'a, "Bütün çiçeklerin ve
bitkilerin kötü havayı içlerine çekip, iyi havayı doğaya saldıkları andır,
beynimiz ve ciğerlerimiz gibi her yanımız temizlikle dolar. Kafamız,
kalbimiz ve ciğerlerimiz temizlendiğinde, daha çok yaklaşırız iyi akıla, iyi
gönüle ve iyi vicdana. Almayı bilirsen, iyilik doğada vardır" dedi ve sustu.
Ayağa kalkarak, Alaz'ı elinden tutarak kaldırdı, tepenin, ormanı, vadiyi ve
gölü gören en yüksek noktasına doğru yürüdüler. Birlikte ayakta durarak
derin derin nefes aldılar.
"bak" dedi Alaz'a Bilge Dede eliyle aşağıları göstererek, kristalize olmuş
sis ve çiğ bulutlarının, ormanın üzerinde, güneşin ilk ışıklarıyla oluşan
görüntüsü, insanın içinde coşku, heyecan ve umut uyandırıyordu.
Alaz, "artık gitmem gerek, şafak vakti gözüme bundan böyle çok daha güzel ve
anlamlı görünecek " dedi.
Bilge Dede elini kaldırarak yolcu etti Alaz'ı.
Alaz yokuş aşağı inip sessizce evine girdi. Kardeşinin yanına çıktığında,
Deniz bir gözünü açarak Baktı Alaz'a.
"Farklı görünüyorsun" dedi ve tekrar uyumaya devam etti.
Alaz, şafak vaktinin sırrını çözmüş olmaktan çok mutluydu. Uyuduğunda
rüyasında kendisini sis bulutlarının üzerinde güneşle ısınırken gördü.
Bulutların üzerinden aşağıya baktığında yeni doğmuş bir ceylan yavrusu ayağa
kalkmaya çalışırken gördü ve gülümseyerek, "hayat akıyor" dedi.
Murat Kara
|
|
|